“islam'da faiz, kesin olarak haram kılınmıştır. bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir. iş kurmak veya genişletmek; ev, araba satın almak üzere kişi, kuruluş veya bankalardan alınan faizli krediler de bu kapsamdadır ve caiz değildir.
Allah faizi mahveder. Zekât ve nafaka gibi sadakaları da arttırır…” … Peygamberimiz de: “Faiz yiyene, faiz verene, faiz muamelesine kâtiplik ve şahitlik yapanlara Allah lanet etsin” buyurarak faizle ilgili her bir işi ve işlemi yasaklamıştır.
Faiz, Arapça ribâ kelimesi sözlükte “fazlalık, nemâ, artma, çoğalma; yükseğe çıkma; (beden) serpilip gelişme” gibi anlamlara gelir. Faiz, İslam'da kesin emirlerle yasaklanmıştır. İslam dininde faizin zannedildiği gibi malı artırmaz, aksine bereketini azaltır.
Faizin; işsizliği artırmak, sun'î fiyat artışına yol açmak, diğergamlık, yardımlaşma, dayanışma, muhabbet, merhamet ve şefkat gibi ahlâkî duyguları zaafa uğratmak, bencilliği ve menfaatperestliği körükleyip para ve nüfuz kazanma hırsını kamçılamak gibi pek çok zararları vardır.
İslam'a göre faizin her çeşidi haramdır (Bakara, 2/275-279; Buhari, Libas, 96; Müslim, Müsâkât 105, 106). Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak veya vermek caiz değildir.
Faiz, artma, çoğalma, şişme, gelişme ve yetişme, mübadeleli akitlerde taraflardan birinin hakkı kabul edilen ve akit sırasında şart koşulan karşılıksız fazlalık anlamında bir İslam hukuku terimidir. Faiz anlamındaki "Riba" kelimesi arapça mastar olup, sözcüğün kökeninde "mutlak çoğalma" anlamı vardır.
İslâm dininde fâizi alan, veren, yazan, şahitliğini yapan herkes sorumlu kabul edilmiştir. Meşhur bir rivâyete göre Allah Resûlü (aleyhisselâm) fâiz alana da verene de lânet etmiştir11. … Bununla birlikte zarûret hallerinde fâizle borçlanan kimse (inşallah) günahkâr olmayacağı halde fâizle borç veren günahkâr olacaktır.