Ruh, bedendeyken insanın kalbindedir; bedenden çıktıktan sonra yedi gün gelir, bakar, dua okutuyorlar mı; yemeğimi veriyorlar mı diye. Gurbette ölenin ruhu evine gider. Ruh, evine her zaman gelir; ruh genellikle Cuma akşamları ve bayram akşamları gelir. … Ruh, kıyamet kopunca yerine yerleşir; suallere cevap verir.
İbn-i Ebi Dünya, Amr bin Dinar'dan rivayet ettiğine göre: “Her ölen kendisinden sonra ailesinde olacağı her şeyi bilir. Onlar onu yıkarken, kefenlerken o hep onlara bakıyor.” demiştir.
İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür.
Mü'min, dünya hayatında sevdiği insanı ölüp ahirete gittiğinde de unutmaz. Hatta Vakıa Suresi 16. ayette de geçtiği gibi ehl-i cennet karşılıklı tahtlar üzerinde oturup dünyadaki hatıralarını ve maceralarını birbirlerine anlatırlar. Böylelikle âhirette mü'minin lezzeti ve sevinci artar.
Evet, kabir hayatına gidenler, dünyadaki yakınlarının amellerinden haberdar oluyor, seviniyor veya üzülüyor, onlar için dua ediyorlar.
Vücuttan alınan ruh melekler tarafından teslim alınır. Kişi iyi bir insansa ruhunu 'rahmet melekleri' teslim alırlar. Onu semanın en üst noktalarına doğru götürürler. Ölen kişi kötü bir insansa 'azap melekleri' onu teslim alırlar ve yerin alt tabakalarına doğru taşırlar.
Ölülerin Berzah Âleminde Birbirleriyle Görüşmeleri: Onlar bir nevi tutuklu gibidirler. Ama tutuklu olmayıp serbest olan, yani nimet içindeki ruhlar birbirleriyle buluşup görüşürler, birbirlerini ziyaret ederler. … Her ruh, amelde kendi dengi ve kendi derecesinde olan arkadaşlarıyla beraber olur.
Mümin ruhların berzah âleminde birbirleriyle görüştüklerini Peygamberimizin hadislerinden anlamaktayız. Ayrıca ölülerin hayattakilerden haber aldıkları ve kabirlerinin başına giden kimseleri gördükleri yine rivayetlerde vardır. Onlar için yapılan dua ve manevi hediyelerin kimlerden geldiğini bilebilirler.